Gümrük Müşavir Dernekleri tarafından Ticaret Bakanlığı
Gümrükler Genel Müdürlüğü muhatap, “Gecikme Zammının KDV Matrahına Dahil
Edilmesi” hakkında ortak bir yazı yayınlandı.
Yazıda, Gelir İdaresi Başkanlığının (GİB) 20.10.2023 tarihli yazısına atıfla, ithalatta KDV matrahına dahil olup, zamanında tahsil edilmeyen vergiler üzerinden hesaplanan ilave tutarların da ithalatta KDV matrahını etkilemekte olduğu, geçici ithal edilen eşyanın serbest dolaşıma girişi neticesinde 4458 sayılı Kanunun 207’nci maddesi kapsamında tahsil edilen tutarın ithalat işlemi nedeniyle ortaya çıkan bir yükümlülük olarak 3065 sayılı Kanunun 21/c maddesi kapsamında ithalatta KDV matrahına dahil edilmesi gerektiği görüşüne istinaden gümrük idarelerince, feri alacak niteliğinde olan ve bir şartlı muafiyet rejimine tabi tutulan eşyaların ithalinden sonra o eşya için bir gümrük yükümlülüğü doğması halinde Gümrük Kanunu’nun 207’inci maddesinin öngörüsüne göre gümrük idarelerince tahsilatın yapıldığı tarih itibariyle hesaplanan gecikme zammının KDV Kanunu’nun 21/c maddesi kapsamında değerlendirilmek suretiyle geriye doğru yansıtılarak KDV hesaplanıp Gümrük Kanunu’nun 234/1-b) bendi hükmüne göre ceza uygulaması yoluna gidilmesinin sektörde büyük bir şaşkınlık ve kaygı yarattığı ifade edildi.
Yazıda devamla hukuksuz bir uygulamanın hem idareler hem de beyan sahipleri için yaratacağı zaman ve maliyetlere gereksiz yargılama süreçlerine meydan verilmemesi bakımından konunun makamlarınca yeniden değerlendirilmesi talep edildi.
GİB’in yazısında belirtilen “Gecikme zammının 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 21/c maddesi kapsamında ithalatta KDV matrahına dahil edilmesinin gerektiği” hususunun; birçok açıdan hukukun genel kurallarına vergilendirme prensiplerine, ilgili mevzuata ve KDV Kanununa aykırı olduğu ifade edildi.
GİB’in görüşlerinin, Gümrük Kanunu’nun sistematiği ve terminolojisi ile uyuşmadığı gibi KDV Kanunu’nun verginin konusu başlıklı maddeleri ve “İthalatta Matrah” başlıklı 21’inci maddesi ile 6183 sayılı Kanun hükümleriyle de uyuşmadığı vurgulandı. Ayrıca asıl amme alacağına bağlı olarak hesaplanan feri alacağın vergi unsuru gibi değerlendirilmesi sonucunda Anayasanın kanunilik ilkesi bozulmak suretiyle vergi ve ceza uygulamasının önü açılmaya çalışıldığı ifade edildi.
Yazıda son olarak bu bağlamda hukuki olmayan ve uygulama kabiliyeti bulunmayan yazının ortaya çıkaracağı ihtilafların hem kamu hem de yatırımcılar açısından oluşturacağı zahmet ve külfetlerin bertaraf edilmesini teminen konunun Gelir İdaresi Başkanlığı ile yeniden görüşülmesi, bir neticeye varıncaya kadar gümrük idarelerince başlatılmış vergi ve ceza uygulamalarının durdurulması talimatlarının verilmesi talep edildi.
İlgili yazı için tıklayınız.