Fındık İhraç Sezonunun 8 Ayında 221 Bin 268 Ton Fındık İhraç Edildi
19 Mayıs 2023

Fındık İhraç Sezonunun 8 Ayında 221 Bin 268 Ton Fındık İhraç Edildi

2022-23 Fındık ihraç sezonunun 8 aylık döneminde Türkiye’den 221 bin 268 ton fındık ihraç edildi ve karşılığında da 1 Milyar 319 milyon 505 bin 456 dolar döviz girdisi sağlandı.

2022-23 Fındık ihraç sezonunun 8 aylık döneminde Türkiye’den gerçekleştirilen fındık ihracatı hakkında değerlendirmelerde bulunan Doğu Karadeniz Fındık ve Fındık Mamulleri Sektör Komitesi Başkan Yardımcısı Sebahattin Arslantürk; 8 aylık dönemde 221.268 ton fındık ihraç edildiğini ve karşılığında da 1 Milyar 319 milyon 505 bin 456 dolar döviz girdisi sağlandığını ifade ederek, sezonun bitmesine kalan 4 aylık süre sonunda da ihraç edilecek fındık miktarının 300 bin tonun üzerine çıkacağından ümitli olduklarını belirtti.

Yıllık bazda ise 2023 yılının ilk 4 ayında ihraç edilen fındık miktarının da 90.903 ton olduğunu ve sağlanan döviz girdisinin de 579 milyon 607 bin 27 dolar oldu.
1 Eylül 2022 tarihinde başlayan Fındık ihraç sezonunun 8 aylık döneminde Trabzon ilinden de 80.799 ton karşılığı 488 Milyon 650 bin 588 dolarlık fındık ihraç edildiğini belirten Arslantürk; 8 aylık dönemde toplam fındık ihracatının yüzde 37'lik kısmının Trabzon'dan gerçekleştirildiğini belirtti. 8 aylık dönemde Trabzon'dan 59 ülkeye fındık ihraç edildi.

“Fındık İhracatımızı Sürdürülebilir Boyuta Taşımamız Gerekiyor”
Fındık ihracatının sürdürülebilir boyuta taşınması ve maliyet baskısının üretici üzerinde oluşturduğu olumsuzluklar hakkında değerlendirmelerde bulunan Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği Fındık ve Fındık Mamulleri Sektör Komitesi Başkan Yardımcısı Sebahattin Arslantürk; Türkiye tarımın en büyük sorununun üretim maliyetlerinin son yıllarda aşırı artmasının yol açtığı maliyet baskısı olduğunu belirterek, üretim maliyetlerinin yüksek olmasında ölçek büyüklüğünde üretim yapılamamasının en büyük etken olduğunu, özellikle arazi yapılarının miras yoluyla sürekli küçülmesinin birim başına maliyetleri artırarak rekabet gücünü ortadan kaldırdığını ifade etti.

Üretim maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle üreticinin bahçelerde yeterli bakımı yapamadığını ve bu durumun özellikle endüstriyel tarım ürünlerinde her yıl üretim, verim ve rekolte düşüşlerine yol açtığına değinen Arslantürk, bu olumsuzluğun son yıllarda fındık üretiminde çok daha ön plana çıktığını ve 740 bin hektarlık alanda üretim sonucu elde edilen ürünün maalesef 700 bin tonlar seviyesinde kaldığını belirtti.

Gelişmiş ülkelerin üreticisine ürün başına yaptıkları reel desteklerle birim başına verimi her geçen yıl artırdığına, son yıllarda iklimi uygun bir çok ülkenin fındık üretimine yatırım yaptığına ve dönüm başına ortalama 130 -140 kg düzeyinde ürün alınabilmesine rağmen, Türkiye’de arazilerin küçülmesi ve maliyet artışları nedeniyle gerekli bakım yapılamamasına bağlı olarak dönüm başına ortalama verimim 60-70 kg düzeyine düştüğüne vurgu yapan Arslantürk; bu durumun sektör açısından büyük risk teşkil ettiğini, bunun için de ivedilikle bahçe bakımı ve verimi artıracak çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu, desteklerin alan bazlı olarak değil de, üretime yönelik verilmesi gerektiği belirterek, aksi durumda her yıl küresel ısınmanın yol açacağı verim kayıpları da dikkate alındığında sektörün büyük hasar alabileceğini belirtti.

Dünyanın en büyük fındık üreticisi olan Türkiye’de, birim başına verimliliğin düşük seviyede olmasının hem üreticinin ve hem de ticaret erbabının kârlılığını olumsuz etkilediğine değinen Arslantürk; birim alandan daha fazla ve kaliteli ürün elde etmek için verimliliğin ön planda tutulduğu rekabetçi ve sürdürülebilir fındık tarımı politikasına ivedilikle geçiş yapılması gerektiğini ifade etti.

Yeni sezonda fındık rekoltesi hakkında tahminlerde bulunmak için henüz erken olduğunu da belirten Arslantürk, önümüzdeki aylarda hava şartlarına bağlı olarak rekoltenin oluşacağını ifade ederek, rekolteden önce hayati önem taşıyan konunun üretim maliyet artışları olduğunu ve bu durum dikkate alınarak hükümetin üreticiye gerekli destekte bulunması gerektiğini belirtti. Ayrıca, sektörün de kendi içinde adil ticaret kurallarına riayet ederek, finansal üstünlüklerin haksız rekabete yol açacak fiyat politikası oyunlarına dönüşmemesi gerektiğine de vurgu yaptı.