Türkiye geneli tütün ve tütün mamulleri ihracatı 2022
yılında yüzde 6 oranında artış göstererek 829 milyon dolara ulaştı.
Ege Tütün İhracatçıları Birliği Başkanı Ömer Celal Umur, “Türkiye geneli tütün ve tütün mamulleri ihracatı 2022 yılında yüzde 6 oranında artış göstererek 829 milyon dolara ulaştı. Bu ihracatın 253 milyon dolarını yaprak tütün, geri kalan 576 milyon dolarını ise tütün mamulleri oluşturdu. Ülkelere göre ihracata baktığımızda, yaprak tütün ihracatımızda ilk üç pazar ABD, İran ve Belçika olurken tütün mamulleri ihracatında ilk 3 pazar Irak, Romanya ve Gürcistan olarak gerçekleşmiştir. 2022 yılında Birlik olarak sürdürülebilirlik anlamında önemli bir yol kat ettik. Denizli’de 16 zirai atık toplama merkezi kurduk. Kurduğumuz çalışma komiteleri verimli bir şekilde çalıştılar. Yeni bir Sürdürülebilirlik URGE projesi başlattık. Bu proje kapsamında da sürdürülebilirlik hedeflerimiz için çalışmalar yürüteceğiz. 2023 yılında Birliğimizin sürdürülebilirlik ile ilgili çalışmaları 2022 yılında olduğu gibi hız kesmeden sürecek. Üretim ve ihracatında dünya lideri olduğumuz oryantal tütünde sürdürülebilir, çevreye duyarlı bir üretim için Birlik olarak çalışmalarımıza devam edeceğiz.” dedi.
Tarım ihracatının artışında organik ve katma değerli ürünlerin rolü büyük
EİB Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, 2022 yılında Ege'nin tarım ihracatında 1 milyar doların üstünde artış yaşandığına değindi.
“Ege'nin tarımsal üretimde dünyada önemli bir gücü var. İhracat artışında organik ve katma değerli ürünlerin rolü büyüktü. Akdeniz mutfağının, Akdeniz ürünlerinin ağırlıklı tedarikçisi olmamız en büyük avantajımız. Türkiye’de ağırlıklı olarak taze sebze meyve, Ege Bölgesi'nde ise mamul ürünler daha çok ihraç ediliyor. Dünyada üretimde ve ihracatta lider olduğumuz sarı lop incirimiz sadece Aydın bölgesinde yetişen özel bir ürün. Sultaniye üzümümüz yine Ege bölgesine has bir ürün. Malatya'nın Şekerpare Kayısısı yine Ege Bölgesi'nde işleniyor ve gönderiliyor. Su ürünlerinde balık üretiminin büyük bir kısmı bölgemizde yapılıyor. Üzüm üretimimizi 100 bin tonlardan 350 bin tonlara, incir üretimimizi 15 bin tonlardan 100 bin tonlara, kayısı üretimimizi 20 bin tonlardan 120 bin tonlara çıkardık. Ege'nin tarıma ve gıdaya bakışı tamamen sürdürülebilirlik üzerine kurulu. Kuru meyvede dünya lideri olmamızın nedeni 30-40 yıldır üniversitelerimizde, araştırma enstitülerimizle ihracatçılarımızla hep birlikte oluşturduğumuz altyapıdır. Türkiye'deki sürdürülebilirlik ve organik tarımda koordinasyonu EİB yönetiyor. 500 milyon dolar civarında organik ihracatımız var, 1 milyar dolara yükselteceğiz.”
İyi Tarım Uygulamaları ve organik tarım teşvikleri gerekiyor
Işık, “Üretimden ihracata kadar olan bütün süreçte altyapımızı hazırlıyoruz. Sanayimizi organik tarıma göre oluşturuyoruz. Pandemide yaşananlar, iklimsel değişiklikler, üçüncüsü de Ukrayna-Rusya savaşı gıdanın ne kadar stratejik bir ürün olduğunu ortaya koydu. Avrupa’da 2030’a kadar tarımın yüzde 30’unun organik tarıma geçmesini hedefliyor. Bu bizler için de çok kuvvetli bir mesaj. Bizim de aynı şekilde bu yapılanmamızı yapmamız lazım. Bu altyapıyı kurmak için bütün dünyada çiftçi desteklenmelidir. Hem iyi tarım uygulamaları, hem organik tarım uygulamasının teşvikleri gerekiyor. Ürün bazlı destek gerekiyor. Dekar bazlı üretim değil. Aynı şekilde havza bazlı üretim teşvik edilmeli. Aynı şekilde biyolojik ve biyoteknik mücadelelerin desteklenmesi lazım. Bölünmüş arazi yapısında biyolojik ve biyoteknik mücadelede başarılı olma şansınız yok. Ancak havza olaraktan o bölgeleri biyolojik ve biyoteknik mücadele yaparsanız o zaman pestisitten ari bir üretim gerçekleştirebiliyorsunuz. Bizim önümüzdeki 8-10 yılın hedefleri bunlar olması lazım. Devlet tarafından verilmiş ve verilecek olan desteklerin bu dinamiklere göre kurgulanması gerekiyor.” dedi.